Site icon Fit Yemek

Hızlı Kilo Vermenin Zararları

Beslenme, vücudun çalışması için gerekli olan besin öğelerinin besinlerle vücuda alınması, sindirimi, emilim ve metabolize olmasıdır. Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin öğelerinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması durumu ‘yeterli ve dengeli beslenme’ olarak tanımlanır. Bu besin öğelerinin vücudun gereksinim düzeyinde alınmaması, yeterli enerji oluşmadığı ve vücut dokuları yapılamadığından ‘yetersiz beslenme’ olarak; bu öğelerin gereksinimden az veya fazla alınması ise ‘dengesiz beslenme’ olarak tanımlanır.

Günlük olarak her bireyin alması gereken bir kalori miktarı mevcuttur. Bu rakamlar bütün bireyler için farklılık göstermektedir. Kişi günlük alması gereken kalori miktarından fazla besleniyor ise bir müddet sonra kilo artışı gözlemlenecektir. Aynı şekilde kişi günlük alması gereken kalori miktarının altında besleniyor ise kilo kaybı yaşanacaktır. Ani kalori alımı düşüşlerinin vücuda açtığı yan etkiler ve ilerleyen zamanlarda yol açabileceği hastalıklar mevcuttur.

Karşılaşılan sorunlar incelendiğinde; kalori alımı aniden düşürüldüğünde ve bu durum sürekli hale getirildiğinde malnütrisyon gözlenebilir ve en sık karşılaşılan durum B12 vitamini eksikliğidir.

Şok diyetler metabolizmanın yavaşlamasına neden olabilir. Uzun süreli düşük kalori alımı vücutta stres ortamı oluşturur ve bununla beraber metabolizma yavaşlayabilir. Bu durumda leptin hormonu büyük bir görev üstlenmektedir. Aynı zamanda yavaşlayan metabolizmayla birlikte vücut, yağ depolarını korumak adına kas kütlesini yakıt olarak kullanabilir. Şok diyetleri uyguladıktan sonra zayıflamış fakat yağ oranı artmış bir vücutla karşılaşılabilir.

Şok diyetlerin yan etkileri,

şekillerinde ortaya çıkmaktadır. Kalp ritminde rastlanan bozuklukların nedeni, vücutta kaybedilen elektrolit yani sodyum-potasyum dengesinin bozulmasıdır.

Bu tür diyetler organ hasarına yol açabilir. Böbrek, karaciğer, beyin gibi yüksek enerji ihtiyacı olan organlar düzenli olarak karbonhidrat alımına ihtiyaç duyarlar. Ani kalori düşüşlerinde kısıtlanan enerji bu organların geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesine yol açar ve rastlanabilecek hastalıkların arasında inme, kalp krizi ve böbrek yetmezliği görülebilir.

Bu tür diyetler sonucunda psikolojik olarak duygu-durum bozukluğu yaşanabilir. Şok diyetleri uygularken devamlı yaşanılan açlık hissiyatı duygu durum bozukluklarına yol açabilir. Uzun süreli besin değeri açısından yetersiz beslenmenin depresyona yol açtığı yapılan araştırmalarla gözlemlenmiştir.

Beslenme uzmanları, bir ay içerisinde yaklaşık olarak 2 ile 4 kg arasında kilo verilmesini önerir. Bu rakamlar Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü rehberinde yayımlanmıştır.

Şok diyetler sebebiyle bağışıklık sistemi (immün sistem) zayıflar. Yetersiz beslenme sebebiyle immün sistem baskılanır ve hastalıklara ve enfeksiyonlara yakalanma riski artar.

Vücut her daim gözlem altında tutulmalıdır. Sürekli devam eden hastalıklar gözleniyor ise uygulanan diyet (beslenme düzeni) gözden geçirilmelidir.

Yetersiz ve düzensiz beslenme sebebi ile vücutta kemik yoğunluğunda azalmalar gözlenebilir. Vücuda alınan eksik besinler sebebiyle kalsiyum-fosfor dengesi bozulabilir. Uzun süreli salgılanan kortizol hormonunun kemik yapımını sekteye uğratmasına bağlı olarak kemik yoğunluğu azalabilir. Yaşlılık döneminde sıkça karşılaşılan kifoz, ani kırıklar gibi hastalıkların yaşanmasına sebep olabilir.

Ani kilo kaybı yaşamak adına sadece su tüketmeye dayalı olan diyetlerde su zehirlenmesi denilen ve bilinç kaybına yol açan diyetleri beslenme uzmanları önermemektedir.

Hızlı kilo vermek için yaygınlaşan ilaçların bazıları kalp ritim problemlerini tetikler. İdrar söktürücü ilaçlar ile kilo vermeye çalışıldığında ise vücutta ki sıvı-elektrolit dengesinin bozulması sebebiyle bu tür hastalıklar oluşabilir.

Ani kilo kaybı ve ardından ani kilo alımları sonucunda vücutta kalıcı kilo fazlalığı oluşabilir. Bu durum ise insülin direncine sebep olup şeker hastalığı riskini arttırabilir. Şeker hastalığı da ilerleyen zamanlarda kalp-damar hastalıklarına yol açabilir.

Dünya Sağlıklı Örgütü’nün 2000 ve 2016 yıllarında yaptığı bir araştırmaya göre dünyada en sık görülen 10 ölüm nedeni belirlenmiştir. İskemik kalp rahatsızlıklarının ve inmenin birinci sırada yer aldığı ve 16 yılda yüksek bir oranda arttığı gözlenmiştir.

Diyetisyen Sena YAŞAR

Exit mobile version